Genel Sekreter Halil Akıncı'nın Kurultay'da yaptığı konuşma
Sayın Genel Başkan,
Kıymetli Misafirler,
Değerli Gençler,
Sözlerime 15. Dünya Türk Gençleri Birliği Kurultayı’nda aranızda bulunmaktan duyduğum memnuniyeti dile getirerek başlamak istiyorum. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi, kısaca, konsey yerine öz Türkçe bir kelime kullanır isek, Türk Keneşi adına, nazik daveti ve sizlerle bir araya gelme fırsatını sağladığı için Sayın Genel Başkan’a ayrıca teşekkür ederim.
Öncelikle, temelleri uzun ve köklü bir tarihe dayanmakla birlikte müesseseleşmesi itibarıyla genç bir kurum olan Türk Konseyi hakkında bilgi vermek istiyorum.
Sovyetler Birliğinin dağılmasından hemen sonra dünya sahnesine çıkan yeni Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye arasında en üst seviyede temas ve ilişkiler tesis edildi. Bu ülkelerin bağımsızlıklarını ilk tanıyan da Türkiye oldu. 1992 yılında başlayan Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveleri Süreci bu yakınlaşma ruhunun ve işbirliğinin gerekliliğine olan inancın sonucuydu. 2009 yılına gelindiğine ise bu yakınlaşma ruhu ortaya konulan ortak siyasi iradenin neticesinde kurumsallaşmıştır. 3 Ekim 2009 tarihinde Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye’nin Devlet Başkanları Nahçıvan’da Türk Konseyi’nin kurulmasına dair tarihi bir anlaşma imzaladılar. Böylelikle, Türk ülkeleri arasında siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda kapsamlı işbirliğini teşvik ve koordine etmeyi amaçlayan uluslararası bir kuruluş ortaya çıktı. Aslına bakılırsa, Türk devletlerinin Konsey sayesinde tarihte ilk kez gönüllü olarak bir araya geldiklerini söylemek mümkün.
Keneşimizin bünyesinde Devlet Başkanları Konseyi, Dışişleri Bakanları Konseyi, Kıdemli Memurlar Komitesi, Aksakallar Konseyi ve bütün bu çalışmaları koordine etmek ve yürütmekle görevli olan Sekretarya çalışmaktadır. Ayrıca, Bakü’de Parlamenterler Asamblesi (TÜRKPA), Ankara’da TÜRKSOY, Astana’da Uluslararası Türk Akademisi gibi ilişkili kuruluşlarımız da çalışmalarını devam ettirmektedir.
Bir bölgesel entegrasyon projesi olan Türk Konseyi, Orta Doğu ve Avrupa’dan Kafkasya ve Orta Asya’ya uzanan coğrafyada istikrarın da önemli unsurlarından biri olacaktır. Hiç şüphe yok ki, devletlerimizin kendi aralarındaki ilişkilerini güçlendirmeleri uluslararası arenada daha gür bir sesle varlıklarını hissettirmelerine de zemin hazırlayacaktır.
Bu birliğin kökleri her ne kadar ortak tarih, dil ve kültürümüze uzansa da biz, Türk dünyasında çağdaş bir işbirliği modelinin işlemesini istiyoruz. Bu yüzden, ekonomik işbirliğinin, bölgesel entegrasyon projemizin temeli ve itici gücü olması gerektiğine inanıyoruz. Nihayetinde, çabalarımız halklarımızın ortak çıkarlarının ilerletilmesi amacını güdüyorsa, refahın arttırılması ve çağdaş değerlerin yerleştirilmesi bu çıkarların başında gelmelidir. Bu düşünceyle, 2011’de yapılan Almatı Zirvesi “Ekonomik İşbirliği” temasıyla düzenlenmiştir. Entegrasyonumuzun temeli ekonomi ise harcı da kültür olacaktır. Bu açıdan bu sene Ağustos ayında düzenlenen Bişkek Zirvesinin "Eğitim, Bilim ve Kültürel İşbirliği" başlığını taşıması da anlamlıdır.
Gördüğünüz gibi, üye ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin her veçhesinin geliştirilmesine önem veriyoruz ve bu uğurda yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Çünkü amacımız, Gaspıralı İsmail Bey’in dediği gibi “dilde, fikirde, işte birlik”tir.
Bu noktada, önemli bir görev de sivil toplum kuruluşlarına, özellikle Dünya Türk Gençleri Birliği gibi gençleri bir araya getiren kuruluşlara düşmektedir. Gençler elbette ki Türk dünyasının yakınlaşmasında itici bir rol üstlenebilir ve üstlenmelidir. Türk Dünyasının, halihazırdaki nüfus yapısı ve gençlerin bu yapıdaki yeri bakımından “şanslı” olduğu söylenebilir. Ülkelerimizde nüfusun yarısından fazlasını 25 yaşın altındaki gençler oluşturmaktadır. Esas itibarıyla uzun vadeli bir proje olan Türk birliğini bugünün gençleri gerçekleştirecek, semerelerini onlar görecek ve elde ettiklerini gelecek nesillere sağlam bir miras olarak intikal ettireceklerdir. Bu yüzdendir ki Türk Keneşi olarak gençlerimizin enerji, dinamizm ve yaratıcılıklarını Türk dünyasının ortak hedefleri doğrultusunda kanalize etmemiz ve ortak çıkarlarımız uğrunda çalıştırabilmemiz lazım.
Türk uyanışı ve Birliği gençlerimizin huzur ve istikrar ortamında bilim, kültür, sanat, teknoloji, sosyal sorumluluk ve eyleme yönelmeleri ile gerçekleşebilir. Hiç kuşkusuz, güzel günler görmemiz gençlerimizin potansiyellerini en iyi şekilde gerçekleştirebilmelerine bağlıdır. Bizler de Türk Konseyi olarak Türk ülkelerinin gençlerine yönelik önemli projeleri mutlak surette destekleyeceğiz.
Tarihin en köklü medeniyetlerinden birinin sahibi olan Türk kavimleri, Avrupa’dan Hindistan’a, Pasifik’ten Mısır’a ve Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyada egemenliklerini yerleştirmiş, büyük imparatorluk ve devletler kurmuştur. Bir dönem gerileme devri yaşayan Türk dünyası bugün bir araya gelmenin, daha güçlü ve sağlıklı ilişkiler kurmanın ve geleceği birlikte inşa etmenin mutluluğunu yaşıyor. 3 Ekim 2009 tarihinde Nahçıvan anlaşmasının imzalanmasıyla Türk devletlerinin işbirliğini kurumsallaştırmada çok önemli bir adım atılmış, Türk Dilleri Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi kurulmuştur. Ortak tarih, kültür ve dile sahip olan Türk halkları artık ortak çıkarlar doğrultusunda ortak geleceğe doğru birlikte yürüyor. Bu yürüyüşte gençlerin üstleneceği rol de fevkalade bir öneme sahiptir.
Unutmayınız ki nasıl geçmişin tarihi Türkleri dışarıda bırakarak yazılamıyorsa, dünyanın geleceği de Türkleri dışarıda bırakarak inşa edilemeyecektir. Bunun bilincinde olun.
Türk Keneşi adına hepinize çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Teşekkürler!