Genel Sekreter Halil Akıncının Bayrak Çekme Töreninde yaptığı konuşma

Genel Sekreter Halil Akıncının Bayrak Çekme Töreninde yaptığı konuşma
(İstanbul, 12 Ekim 2012)

Sayın Cumhurbaşkanları,

Değerli konuklar,

Kazakistan “Elbaşı” Sayın Nursultan Nazarbayev ve Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün bu töreni şereflendirmeyi kabul etmeleri, bizim için son derece anlamlı ve değerli olmuştur.

Kendilerine şükranlarımızı sunuyorum.

Nahçıvan Anlaşması’nda imzası bulunan iki kurucu Devlet Başkanı, bugün Türk Konseyi bayrağını göndere birlikte yükselterek Türk Birliğinin ilk mimarları kimliğiyle tarihe geçeceklerdir.

Sayın misafirler,

Mirasçısı olduğumuz Türk devletleri Orta Asya’dan Balkanlara, Hindistan’dan Akdeniz’e, İran’dan Magrep’e uzanan çok geniş bir alanda dilleri, yaşayışları ve düşünceleri ile dünya uygarlığı ve tarihi üzerinde silinemez izler bırakmışlardır.

Öte yandan, Türk topluluklarının Avrasya kıtasına geniş bir dağılımla yerleşmeleri, halkların ayrı yaşadığı uzun yüzyılları beraberinde getirmiştir. Coğrafi uzaklıklar kadar yakın tarihin hızlı akışı da bunda etkili olmuştur.

Ancak Yüce Atatürk’ün de öngördüğü gibi, bazıları yabancı boyunduruk altında varlığını korumaya çabalamış Türk milletleri nihayetinde bağımsız devletler halinde yeni bir ortak paydada buluşmuşlardır.

Örgütümüz, altı bağımsız Türk devletinden dördünü çatısı altında birleştirmektedir. Özbekistan ve Türkmenistan’ın da kendilerine ayırdığımız yerde bayraklarını dalgalandırmaları, kurucu devletlerin tümünün arzusudur.

Türk Konseyi, gücünü uzun bir geçmişe dayanan dil, kültür ve gelenek ortaklığından almakla birlikte yüzü geleceğe dönük bir bölgesel işbirliği girişimidir.

Yaklaşımımız siyasi eşitlik, şeffaflık ve oydaşma temelinde ortak faydanın çoğaltılmasına dayanmaktadır. Çalışma yöntemimiz ise ilişkilerimizde mevcut tüm engelleri kaldırmak ve sürekli yeni sahalarda işbirliğini geliştirmektir.

Büyük kalkınma potansiyeli taşıyan Türk devletleri arasında yakın işbirliğinin Avrasya’daki tüm komşularımızın güvenlik, istikrar ve refahına katkıda bulunması temel hedeflerimizden biridir.

Bu anlayış temelinde Sekreterya olarak, faaliyette bulunduğumuz iki yıllık süre zarfında üç sütuna dayalı yoğun bir mesai yürüttük:
- İlk olarak, Sekreterya’nın kurumsallaşmasını tamamladık.
- İkinci olarak, Devlet Başkanları’nın belirlediği öncelik doğrultusunda ‘Ekonomik İşbirliği’ sürecini başlattık. Ekonomi Bakanlarını iki kez bir araya getirdik.
- Üçüncü olarak da, diğer uluslararası örgütlerle temas kurduk ve yatay işbirliği imkanlarını araştırmaya başladık.

Üye ülkeler arasındaki işbirliği şimdiden her alanda istikrarlı bir genişleme ve yoğunlaşma içine girmiştir. Eğitim Bakanlarını Bişkek Zirvesi öncesinde toplamıştık. Gümrük İdareleri de geçtiğimiz hafta Nahçıvan’da toplandılar.

Ulaştırma Bakanları da yakın gelecekte toplanacaklardır.

Kültür alanında ise Astana’da Türk Akademisi, Bakü’de Türk Kültür ve Miras Vakfı kurulması için anlaşmalar imzalandı. Keza dil, tarih, edebiyat, eğitim ve yayıncılık alanlarında pek çok çalışma birbirine paralel olarak yürütülüyor.

Sayın Cumhurbaşkanları,

Yeni bir stratejik bir oluşum olan Türk Konseyi çerçevesinde her dalda entegrasyona gidiyor olmamız son derece umut vericidir.

Ancak attığımız adımlar henüz sadece temel taşlarıdır. Türk birliği asıl meyvesini uzun vadeli kararlı çalışma ile verebilecektir.

Bu yolda dayanağımız siz Cumhurbaşkanlarımızın sarsılmaz siyasi iradesidir.

Sözlerimi Bilge Kağan’ın giriş kapımıza yerleştirdiğimiz ebedi ifadesi ile bitirmek istiyorum:

"Türk milleti, demiştir Göktürk kağanı, -birliğini koruduğun sürece- ilini töreni kim bozabilir?"

Sayın Başkanlar,

Biraz sonra göğe yükselteceğiniz Bayrak hiç inmesin, Türk Birliği tüm Türk devletlerine ve bölgemize güven, mutluluk ve refah getirsin!